19 Nisan 2016 Salı

HOŞGELDİN TEMMUZ

Sen de diğer aylardan farklı olmayacaksın biliyorum.Sen gelince biraz daha yaklaştım son günüme.Bir gün daha yaşlandım düne göre.Ne içimde kopan fırtınaları dindirdim, ne de geleceğe dair umut getirdin bana.Söylesene seni dünden farklı yapan ne ? Sadece ismin.Gözyaşlarımı dindirebildin mi bugün.Peki varlığıyla acı veren aklımdan çıkmak bilmeyen hatırlarımı silebildin mi? Kaybettiklerimi geri verecek misin bana? Kısacık bir an bile olsa görmek istediklerimi gösterebilicekmisin , yoksa gördüğüm zaman yeniden hayat bulduğum o tebessümü esirgeyecek misin benden.Bunların hiçbirisi olamayacak.Ama yinede herşeye rağmen Hoş geldin Temmuz!

FATMA ÇAPRAZ 01/07/2015

ÇINARDAN MEKTUP(doğmamış bir bebeğin mektubu)

14/11/2012
Yıllar önce annemin parmaklarını kullanarak bir mektup yazmıştım sana .O mektubu sana verdiğini söyledi. Ben mektupta yazılanları daha dün gibi hatırlıyorum. 
“ Sevgili Babacığım;
Sen henüz annemle evlenmedin ve ben dünyaya gelmedim. Annem seni çok seviyor ve ben dünyaya gelmek istiyorum. Biliyor musun, seninle ilk merhabalaşacağımız anı, yaşanılanları çok merak ediyorum. Acaba beni kucağına aldığında ne hissedeceksin.Ben kokunu duyduğumda nasıl bir tepki vereceğimi en çok bunu merak ediyorum babacığım. annemi paylaşacağımız için kavga ediceğimiz o günleride düşünüyorum. Mesela sen “o benim diyeceksin” bende “hayıy o menim” diyeceğim. Seninle aramızda kıran kırana bir mücadele başlayacak adı “Melek” olan. Görüntü olarak kime benzicektim bilmiyorum babacığım. Ama annem hep senin saçlarından ve gözlernden bahsederdi bana.Saçlarına dokunduğunda nasıl ipek gibi olduğundan.Bir de gözlerine baktığında nasıl güvenle baktığından…Benimkilerde sana benzesin istiyorum babacığım.Saçlarım ipek gibi, gözlerimde aynı senin gibi güvenle baksın.Bende hep anneme güven veren gözlerle bakmak istiyorum.Melek annem hiç üzülmesin, o hep gülsün, mutlu olsun istiyorum.Annem senin gözlerine baktığında öyle bir anlatırdıki seni bana (aramızda kalsın baba ama ; saatlerce anlatır anlatır uykum gelirdi dayanamaz uyurdum bendeJ) Mutluluğu kalbine yansırdı.Ben onu mutlu gördükçe daha çok severdim seni.Yüzünde güller açardı. Gülüşümüde melek annemden alayım. Onun gibi güller açsın yüzümde babacığım.Annem duymasın ama, geri kalan her şeyi senden almak istiyorum.Yani dibine kadar senin oğlun olmak istiyorum. Herşeyim sana benzesin istiyorum.Annemi deli ettiğimde “ayy aynı babanın oğlusun sen” dediğinde gurur duyarak “evet mahsurumu var beğenmiyorsan ver babamı benim olsun demek istiyorum.” Senin gibi sevmek, senin kadar dürüst olmak, senin kadar ciddi ve aynı zamanda da komik olmak istiyorum.Ay unutmadan, bir de senin ki kadar güzel bir ses tonum olsun istiorum.Annem anlattı ona şarkılar söylermişsin.Her dinlediğinde sana yeniden aşık olurmuş. Benimde sesim sana benzesin ki, sevdiğim kız bana hergün aşık olsun babacığım. Ben seni çok sevmek istiyorum biliyor musun? Harflerle tanıştığımda ilk “baba” demek istiyorum.Ayakta durmayı başarabildiğim an, paytak paytak ilk adımlarımı sana doğru atmak istiyorum.Hatta ilk kez sana koşmak istiyorum. Karanlıktan korktuğum da, daha ben doğmadan benim için alacağın oyuncak ayımın elinden tutup sana gelmek, seninle göğsünde, kalbinde uyumak isiyorum.”
Şimdi yine bir meleğin parmaklarını kullanarak yazıyorum. Ama bu sefer cesareti olmayan birine;
Belkide sen hatırlamassın sana yazdıklarımı.Belkide silip attın o mektubu bizi anında silip attığın o gün gibi.(19 Mayıs). Melek anneciğimi acılarla tek başına bıraktın.Sen onu bir iftiranın içerisine hapsedip gittin.Hani zor zamanlarınızda birbirinize sahip çıkacaktınız. Ne olursa olsun birbirinizin gözlerine bakarak yeminler ettiğiniz o günler şimdi nerde…Hadi itiraf et bizim seni sevdiğimiz gibi sen bizi hiç sevmemişsin. Terketmek için bahane buldun ve sen bunu kendine itiraf etmekten korktun. Sen melek anneciğimi suçladın. Sen hep kendince haklıydın.Senin için haklı olan sense karşı taraf haklı olamazdı. Dinlemeden haksızlıkla suçladın.Benim Melek anneciğim üçkuruş paraya sevgisini, aşkını ve beni satacak kadar aciz biri değildi. Biyerlerde bizi duyuyor musun ya da bir gün yazdıklarım sana ulaşır mı bilmiyorum senden son kez bişey rica ediyorum. Aynanın karşısına geç ve şunu sor : bu masalı kim, nasıl kurdu, ayakta tutabilmek için neler yaptığını,hangi fedakarlıkları verdiğini. O son cümlelerinizi hatırla. Neler söylendiğini…Sen onu hiçmi hiç tanımamışsın. Herkesi kandırabilirsin belki ama sadece aynanın karşısında bir tek kendini kandıramassın.Hep derdim, seninle büyüyeceğim, senin ışığınla pusulam sen olarak büyüyeceğim.Sevgin, ilgin ,şevkatin, varlığınla büyücektim. Hayatımın imzası sen olacaktın.Geleceğimi senin kaleminle yazacaktım. Ama ben seni artık istemiyorum. Senin sevgin, ilgin ,şevkatin, sahiplenişin hepsi kocaman bir yalanmış. Sen bizi kandırdın.Oysa ne kadarda inanmıştık bu masala.Hani dedim ya sana benzemek istiyorum diye, ne saçlarım,ne gözlerim olmasınlar senin gibi. Senin gibi yalandan bakmasınlar.Masum bir meleğin dünyasını yalan bir güvenle umutladırmasın hiçbir zaman.Senin gibi dürüstlükte olmasın dün sonsuza kadar yeminler ederek sahip çıkarım diyipte bugün hiçbirşey olmamış gibi çekip gitmelerim olmasın.Senin gibi güzel sesimde olmasın. Sözde değil özde de olmalı benim cümlelerim.Sonsuza kadar güven vermeli.Melek anneciğim senin cesaretli olduğundan bahsederdi şimdi aynı şeyi düşünmüyor o da benim gibi.Sendeki cesarette olmasın bende.Çünkü sen gerçekleri dinleyemeyecek kadar korkaktın ve kaçtın gerçekleri duymaktan.Bir kere bile olsa telefon açamıcak kadar korkaktın hemde. Madem haklıydın savunsaydın, arasaydın hakkını.Hesap sorsaydın herşeyden önemlisi. Sessizce arkanda gözü yaşlı bir meleği bırakıp gitmek nekadar doğru. Cesaretli olmak nedir biliyor musun: Sözlerinin arkasında durmak ve sevdiklerini duyduğun yalanlarla terketmemekti.Onları dinlemekti.Gerçeği öğrenene kadar peşinden gitmekti ve sahip çıkabilmekti sevdiklerine. Melek Anneciğim sen hiç üzülme. Benimde hakkım helal değildir.
ÇINAR 10/04/2015

GÜVEN KIRIKLIĞI

Yalnızca kalbim kırılsaydı zamanla geçerdi, unuturdum, herşey yoluna girerdi bir şekilde.Ama benim güvenimde kırıldı.Böyle olunca olmuyor işte..Hiç çıkmıyor aklımdan,geçmiyor…Hep yarım kalacak gibi hissediyor insan kendini, bir daha acıyacak ve hiç geçmeyecek gibi hissediyor. Sadece kalbim kırılmış olsaydı keşke…Ne zaman hayal etsem yüzünü, ne zaman güvenmek istesem yeniden yine gidecekmişsin gibi geliyor.Gittiklerin gibi.Ve inan bana, güven bir kere kırılınca hiçbirşey eskisi gibi olmuyor.

FATMA ÇAPRAZ 22/02/2015

İYİKİ DOĞDUN !

Çok önceleri planlamıştım bu yazıyı zihnimde.Beynimdeki yazıp yazıp çöpe attığım taslaklar gibi olmayacağını bildiğim bu yazıya her gün bir cümle eklemiştim.Gittiğin günden beri seninle beraber geçirdiğimiz o eski günler ve yanımda olmadığın her gün ayrı bir paragrafa ilham olmuştu.Kırgınlıklarımın kızgınlıklarımın ve nefretimin yer aldığı…
Sessizce nasıl bırakıp gittiğini yazdım.Aslında bunun ilk olmayışını,daha öncede gidişlerini yazdım.Daha dün gibi aklımda olan sarılışlarını,sahip çıkmalarını yazdım.Sonra bi anda hepsinin yalan olduğunu yazdım.Sana nasıl inandığımı ve güvendiğimi yazdım.O kadar masumdu ki duygularım, nasıl kandırlabildiklerin yazdım.Onca söylediğin sözlerin gerçek olmadığını yazdım.En çok canımı nelerin acıttığını yazdım.Sana bir daha sarılamamak, gözlerine bakamamak ve bir daha o sesini hiç duyamamak…Hayır!!! Bunların hiçbiri değil.Duyduğum o en son sözler…Beni hiç tanımamış olman.Yazmaya devam ettim.ve kimin cok sevdiğini yazdım.Aşkın cesaret olduğunu yazdım.Cesur olmak gerekir bir sevdayı yaşamak ve büyütmek için.Aşkı bir kenara koyup öylece onun yok olup gittiğini, aşka doğru bir adım atmayıp , bir el uzatmadığını  yazdım.
            Taslaklarımdaki doğum günü yazısı bu şekilde değildi.Mesela ; Mutluluklarımı arşivlediğim bir yazı.Arşivimin içindeki iki satır çok önemli olsun istedim benim için.Bir sürü hayalin izi olan bu yazıda en net sen ol istedim.Sen ve senin adın.Ellerimi tuttuğun o günü yazmak istedim.Ayaklarımın nasıl yerden kesildiğini,nerede uyanırsam , ne şekilde uyanırsam uyanayım sabahlarımızın bile biş başka geçtiğini yazmak istedim.Bir amacım,bir kaçışım,bir huzurum, bir mutluluğum  var diye sayfalarca seni yazmak isterdim ve bugün benim yanımda olmanı ve bu güzel gününde sana yazdığım arşivimi hediye olarak sunmak isterdim.
Kırgınlıklarıma ve kızgınlığıma rağmen , Herşeye rağmen Bugün İyiki Doğdun demek istedim….

FATMA ÇAPRAZ19/01/2015

KİM BİLİR…

Şimdi ne yazsam sana..Nerde olduğunu, ne yaptığını merak edişimi mi? Yüzünü, gülüşünü,kokunu hissedemeğim günleri mi? Hayaller kurup hayallerimde yalnız bıraktığınımı.Seninle tanıştığım bu şehri hiç bu kadar sevmemiştim.Aynı anda hiçbir şehirden bu kadar nefret etmemiştim.Sen benim içimde herşeyimdin.suskunluğum,ömrüm… Kim bilir belki bir gün yine karşılaşırız.,Belki tekrar o cafede üzerinde o ilk karşılaştığımız gündeki gibi baklava dilimli maviye çalan kazağın olur, kim bilir belki tekrar hayaller kurarız.Kim bilir, belki birkaç defa daha severiz birbirimizi.

FATMA ÇAPRAZ 05/01/2015

MÜMKÜN DEĞİL

Daha dün sesimi duymadan uyuyamıyordun,
Bugünse sesime sağır sabahlara aitsin.Şimdi mümkün değil biliyorum.bir kahvaltı sonrası seninle buluşmak,
bir sinema salonunda elini tutmak,sana sarılmak,seni sevmek, seni öpmek…
Şimdi mümkün değil biliyorum gözlerine beni çekmen.
Çünkü benden sonra başka kelebeklerde hayat buldu senin gözlerin…!

FATMA ÇAPRAZ 25/12/2014

BİR DÜŞ GÖRDÜM

Aklımdaydın dün geceye devrildiğinde….Gece uzundu , yağmurluydu, hava soğuk karanlıktı her yer.Sen Uzaktın.Yoktun yanımda.Oysa bir sen vardın içimi ısıtacak, bu karanlık geceleri aydınlatacak bir sen vardın.Kuşkularım olmayacaktı sen olduğunda ama yoktun.Hiçbir gerçeği bilmeden gittin.Çok inanmıştım son mesajına, güvenmiştim herşeyden önemlisi.Bir “Hoşçakalı” bile çok gördün.Biliyor musun sancısı en çok bundan yüreğimin.Çok defa kendime söz verdim hatırlamamak için seni..En güzel yerinde yarım bıraktın.Sen yoktun düşlerde vardın sadece.Düşlerde kaldın.Kimi zaman çok özledim , kimi zamansa nefret ettim senden ve aşktan.Şimdi benim hissettiklerim neye benziyor bilmiyorum.Sadece gözlerimi kapatmak istiyorum.Kapatmalıyım ki, gözlerimi, seni daha fazla bekletmemeliyim düşlerimde.Kapatmalıyım gözlerimi,yarım kalan herşeyi yaşamak için düşlerimde.Sen yoktun,düşlerde vardın sadece…Düşlerde kaldın…ve biz hep düşlerde Aşk’a doyacaktık seninle…

FATMA ÇAPRAZ 27/11/2014

18 Nisan 2016 Pazartesi

Olmak İstedim, Olsun İstedim

Bir ırmağın üzerindeki nilüferler gibi olmak istedim bugün,
Hiç düşünmeden her şeyi akışına bırakmak.
Belki sakin bir koy bulurdum kendime orada
Sıcacık, uğultusuz ve yemyeşil.

Sakin bir koy olmasını isterdim onun bugün,
Nilüferini bekleyen;
Üşümüş, sessiz ve tutkulu.


Fatma ÇAPRAZ 28/11/2013 

KAÇ MEVSİM GEÇTİ

Kaldırmıştım perdelerimi tüm çıplaklığıyla sana karşı.Olabildiğimce dürüst, olabildiğimce masumdun sana karşı . Aşk senin gözlerine baktığımda anlamını bulmuştu sanki.Neden gittinki.Oysa hiç vazgeçmiyeceğini, hiç terketmiyeceğini söylemiştin.İlk değildi terketmelerin.İlk Defa acısını yaşamıyordum.Ama itiraf etmeliyim ki bu seferki biraz ağır oldu.Kaç zaman , kaç bahar geçti ömrümde ve hiçbir baharım güneş görmedi  benim senden sonra.Rüzgar ağaç yapraklarına dokunuyor.Kıskanıyorum.Benim saçlarımda dolaşan ellerin vardı çünkü.Şimdi sen yanımda yoksun,ellerin yok, saçlarımda.Şimdi sen gittin ya bütün herşey yarım kaldı.
FATMA ÇAPRAZ 25/11/2014
  

ANLADIM

Zorladığım halde kafamın balkon demirlerinden geçmediğini farkedince anladımçocuk olmadığımı.Beyaz Kağıtlara ay, güneş, çocuk resimleri çizmediğimde, zıplamadan ışığı yakabilince anladım.Hayallerim azalınca anladım çocuk olmadığımı.Etrafımda çok oyun vardı ama insanlar eğlenmiyordu oynarken.Oyunlar can acıtmaya başlayınca anladım.
Neden gittiğini bile bilmiyorum, gitmeni gerektiren bir sebep yoktu seni sevmemin nedeni olmadığı gibi.Neydi ellerimin doldurulamayacak kadar boş kalışı…

24.11.2014

HASRET

Yaşanılmış onca güzellik sonrası seni özlemek , seni tanımak, seni hergün yeniden yaşamak hayal bile olsa bir başka güzeldi.Zaman zaman gözlerim uzaklara dalıyor, sonra belli belirsiz silüetler canlanıyor gözümde bazen bir düş oluyorsun, bazen bir prens ama sonunda hep kavuşmaya yaklaşmışken avuçlarımın arasından kayıp gidiyorsun.Ve bu sahne hergün yeniden yaşanıyor.Bir gün gelirsin diyorum.Ama ne sen geliyorsun, ne hasret ne de özlem bitiyor.

FATMA ÇAPRAZ 03/09/2014

ÖZLEDİM !

Özledim ! Hemde çook … Gözlerini, sözlerini,ses tonunu,kokunu, dokunuşunu, seni sana ait olan  herşeyi. Öyle böyle değil zaman duruyor özlerken seni.Akreple yelkovana düşman oluyorum.Kelimelere dökemiyorum.cümlelere sığdıramıyorum.Çaresiz bırakıyor,boğazımı düğüm düğüm yapıyor,uykumdan uyandırıyor ansızın.Anlatılmaz bir duygu bu. Azalmayan , azalacağı yerde daha da artan.Özlemim her geçen dakika daha da büyüyor.Çıkıp gelmek istiyorum yanına, sana sarılmak istiyorum doyasıya yaşamak için seni. Ama olmuyor hiç çıkmıyorsun ki aklımdan defalarca hep aynı kelimeyi tekrarlıyorum özledim ! uzaktan izliyorum seni kokunu, ses tonunu alamadan.Yani anlıcagın uzaktan uzağa yaşıyorum seni.Ben böyle yaşamak istemiyorum , seni görmek , seni yaşamak istiyorum. Yaşadığımız o günleri düşünüyorum da hiç mi sevmedin beni, hani şiir grubunda yazmıştın ya  “git tabi git … kirpiklerime bir kara diken de sen ekle …  henüz sokaklarına bile alışamadığım , bu kente ver beni … ve bakışının talan ettiği yerlerimi al , öyle git …  gidersen git tabi …  yıkılmaz bu şehir …  yalnızca dokunduğum bütün kelebekler ölür …  ellerim üşür , korkarım yağmur yağarsa , ellerimi de götür …
Hadi çık gel,.Senin olduğun şehirlere götür beni.En sevdiğin yemekleri yapayım sana. Hangisiydi en çok keşkek mi yoksa yaprak sarması mı? Ya  da en cok sevdiğin havuçlu kek.Sen gel de ben hepsini yaparım sana…Bir de sabah uyandığımda gözlerim seni görsün, sana sarılarak uykuya dalayım.Ne olur ellerini uzat bana !!

FATMA ÇAPRAZ 22/08/2014

TEŞEKKÜRLER BABACIM

 Kötüsüyle iyisiyle bu dünyada var olmama olanak sağladığın için, Sana kötü şeylerden bahsederken hep iyi bir noktasını bulup iyimser olmayı gösterdiğin için, Çok kızdığım anda beni sakinleştirip ama diye başladığın cümleleri hep olumlu sonuçlandırıp hoşgörülü olmak budur işte dedirttiğin için, Beni egoistçe yetiştirmeyip insanları sevmeyi öğrettiğin aynı zamanda bana kendimi çok özel ve önemli hissettirdiğin için, Çocukluğumu gençliğimi benimle yaşayıp baba olmanın ötesinde arkadaşım olduğun için, Sana yalan konuştuğum anda bunu anlayıp bana doğruyu söylemem için ısrar ettiğin ve hata da olsa doğrunun değerini öğrettiğin için,Bana eğlenmeyi öğrettiğin için,,Sana saçma sapan birşey anlatırken dahi beni dinleyip kendimi iyi hissetmemi sağladığın ve hep benimle ilgilendiğini gösterdiğin için, Hayatın her safasında hep anlayışla davranıp anlayış kavramının aslında ne önemli olduğunu gösterdiğin için, Her gece uyumadan önce beni öptüğün ve sevginin ne değerli olduğunu gösterdiğin için,  Hiç uyumak istemediğim zamanlarda uyumak yerine balkonda benimle sohbet ettiğin ve güneşin doğuşunu izlediğin için, ,Her alanda benimle hayatı paylaşmaktan hiç çekinmediğin ve sonuna kadar bana güvendiğin için, Teşekkür ederim Canım Babacım, Sen benim her şeyimsin Babalar Günün Kutlu Olsun...!

Fatma ÇAPRAZ 15/06/2014

SENİNLE BİR HAYATI PAYLAŞMAYI İSTEMEK

Seninle bir hayatı paylaşmak istiyordum ben. Gece su içmek için kalktığımda seni görüp gülümsemek ve yanağına bir öpücük kondurmak istiyordum. Sabahları senden önce uyanıp, senin uyuduğunu görünce uyuyor numarası yapmak istiyordum. Ve her sabaha senin nefesini hissederek uyanmak istiyordum. Her zaman ki gibi beraber sokaklarda yürümek ve senden bir adım öndeyim diye bana bağırmanı istiyordum.Bana bağırırken sana bakıp çocukça küsmek istiyordum. Gece çocuğumuz ağladığında “hadi ama sıra sende” demek istiyordum ve her seferinde bana kıyamayıp senin çocuğumuza bakmanı istiyordum. Senin uykunu bölmeni izlemeye kıyamayıp, bende uyanmak istiyordum.Sonra bebeğimizi aramıza alıp onu kıskanmanı istiyordum.Beraber sahilde gezmek istiyordum. Gece gelen seslerden korktukça sana iyice sarılmak hissetmemek için seni konuşturmaya çalışmak istiyordum. Seninle battaniyeye sarılarak başımı omzuna koymak istiyrdum.ve saatlerce denizi seyretmek o güzel sesinden bana şarkılar söylemeni istiyordum.Gözlerine bakarak seni seviyorum demek istiyordum. Kışın kar topu oynamak istiyordum, karda yuvarlanmak birbirimizi vurmaya çalışmak istiyordıum. Soğuktan donan ellerimi hohlamını da istiyordum.Yağmurda ellerini tutarak yürümek ve sırılsıklam ıslanmak istiyordum. İşten gelince seni karşılamak ve sıkı sıkı sarılıp “seni çok özledim” demek istiyordum.Senin de saçlarımın kokusunu içine çekmeni istiyordum.Çok sevdiğin yemekleri yapıp kendi ellerimle yedirmek istiyordum, Seninle filmler izlemek istiyordum. Ben hep bizim için güzel şeyler düşünüyordum. İkimiz için sürekli hayaller kuruyordum.Ve beni sonsuza dek sev istiyordum...!

İnanç, göremediklerimize inanmaktır; bu inancın ödülü ise inandıklarımızı görmektir…

İnandığım şeyler hep göremediklerim miydi, ve en sonunda inandıklarımı görebiliyor muydum.Öyle biri vardıki içimde.Benim inancım olmuştu. Evet birgün tekrar gözlerine bakıp sevdiğimi söylemek ve başımı göğsüne koyma inancım tam dört yıl öncesinde başlamıştı. Düşünüyordum inanç mıydı bu yoksa hayal mı?İnançla hayal arasında bir bağlantı varmıydı ? Yaşama bağlı olma isteğim artmıştı, bunu fark etmiştim.Onunla ilgili bir çok şeyin hayalini kurarak bekledim sadece içimdeki inançla.Fakat şu  da bir gerçekti ki bir şeylere inanmakla bitmiyor olay.çaba gerekiyor, emek gerekiyor, olumlu düşünce gerekiyor ve hayalleri inanca, inancı gerçeğe çevirmek gerekiyordu.Hiç beklenmeyen bir zamanda ansızın yaz ayında çıkmıştı karşıma.O büyüleyici gözlerine baktığımda beni benden alıp götüren, ellerimi avuçlarının içine alıp sıcaklığını hissettiren bu adama aşık olmuştum. Sonra onun bi anda ortadan kaybolmasından sonra o nerden geldiği belli olmayan bir inançla yıllarca izini sürmeye başladım bu esrarengiz adamın. Nerde olduğunu bilmeden, adım adım takip ettim uzaktan uzağa günlerce, aylarca bir dedektif oldum sahte bir kimlikte(Beyza). Onu görebilmek niyetine çalıştığı yerin uzağında saatlerce beklemiştim dört gözle.İz bıraktığı yerlere bile defalarca gitmiştim.Yıllarca sürdü bu.Ne olursa olsun bir gün gözlerinden kopamadığım bu adamın gözlerinde kaybolup onu ne kadar çok sevdiğimi söylicektim.O an bunu göremesemde inandım onun yanında olamasamda onu sonsuz bir aşkla sevmiştim.Ne olursa olsun içimdeki bu inancı bitirmicektim tek dayanağım buydu çünkü.Aslında ne yalan söyliyim ne kadar inatçı ve inançlı olsamda onun gözlerine bir daha asla bakamıcak olmanın ve başımı onun göğsüne koyupta hayaller kuramıcak olmanın ve ömrümün sonuna kadar yıllarca onun benden uzaklaşmasının kabusunu yaşıyacağımı düşünmüştüm.Ama öyle olmadı.!!! Yüreğimdeki inanç, sevdiğim insanı bana geri getirmişti.30 ağustos 2012.İnandım ve ödülümü aldım.Öylesine mutluydumki Güneşle beraber uyanmıştım güne.  İnanılmaz ama gerçek Gözlerim gözlerindeydi.Hayal ettiğim inandığım şeye sahip olmuştum.Ellermii avuçlarının içine aldığında ve bana sarıldığında öyle içimdeydi ki, rüzgardan bile daha gerçekti dokunuşları.İnanç, göremediklerimize inanmaktır; bu inancın ödülü ise inandıklarımızı görmektir… 
Fatma ÇAPRAZ 21.08.2013
  

SAHİ AŞK NEYDİ?

Tam dört  yıl öncesinde ilk kez rastlamıştı "Aşk" kalbime. Ananem her zaman:aşk bir kere uğrar insana ve öyle bir yüreğe işler ki zaman gelir bulutlarda hissedersin kendini bi zaman gelir ayağı kırılmış kelebeğin uçmak için gösterdiği çırpınşlar gibi çabalarsın olduğun yerde derdi.İyi bişey miydi ki ? Sadece dinliyordum ve sözlerine devam ediyordu; Dikkat et kızım demişti.Merhametle sevginin arasında çok ince bir çizgi vardır.Bazen yanlış zamanda yanlış yorumlanır. kırılıp üzülür insan.Bazen senin gönlünde olanın diğer tarafın kalbinde yeri yoktur derdi.Bazen kader aynı hikayede buluşturmaz sizi.Aşk  mutlu sonla bitmez.Ama sevgi öyle bişeydir ki, sırf o mutlu olsun diye kendini silersin.Kendinden vazgeçersin.Hiçbişey anlamıyordum.Taa  ki aşk 4 yıl öncesinde bana uğrayana dek.Şimdi ananemin ne demek istediğini daha iyi anlıyordum sanırım.Aşk neydi?;.Ulaşılamayacak biri için yanmaktı,Kavuşamayacağını bile bile kavrulmaktı,Hayaller kurup, umutla bakabilmekti,Bir an olsun onunla olabilmekti, Yaşama sevincini ona bağlamaktı,sadece bin bir umutla ümit etmekti,vazgeçememektii sevilmediğini bile bile,Belki gelir, belki sever diye beklemekti,Biz diyebilmekti,Yüreğini, ruhunu Ona adamaktı,Bir sonrakini beklemek değil, gördüğünde “benimdir…” diyebilmekti.Zamansızlığın ötesinde zamansızlığı yaşamaktı, onu düşünmek, onun gözlerinde kaybolmaktı,Bütün dünyan o ve karşısında dilsiz olmaktı,Yanındayken bile bir gün çekip gidecek diye korkmaktı. Sahi aşk neydi ?
BİR MUMA ATEŞ OLMAK MI? YOKSA YANAN ATEŞE DOKUNMAK MI?

Fatma ÇAPRAZ 11/08/2013

MASAL

İlkbaharda açan çiçekler gibiydim.Ellerime dokunuşun kalbimin atışını hızlandırırdı.Bir bakışın küçücük dünyama rengarenk umutlar doğururdu ve o sana baktıkça ışıldayan gözlerim her günüme yeni hayaller doldururdu hepsini yaşamak adına. Mutluluk neydi Ben sende yokken bile herşeyden habersiz yüreğimin derinlerinde  yıllarca besleyip hergünümü sen dolu  hayallerimle büyüttüğüm bir kederi yaşamaktı belkide,Gözlerimin arkası hep puslu, hep bulutluydu.Geceleri pencere kenarına oturup silüeti belli olmayan uzaklara dalıp seni düşlemekti Yıldızlarla beraber hayaller kurmak ve her yıldız kaydığında seni dilemek en büyük tutkumdu belkide.Bazen gözlerimde yağan yağmura engel olamaz öylece uykuya dalardım.Beyaz kağıtlara hep 3 kişi çizerdim Sen ben ve çınar.sonra onu denize atar dalgalrın sana götürmesini dilerdim.Neydi bu belkde imkansızın peşinden gitmekti gelmiyeceğini bile bile…FATMA ÇAPRAZ 17/08/2013

TEŞEKKÜRLER BALONCU!

Sıcak geçen bir yazın sonunda Sonbahar da yapraklarını dökmüştü.Aylardan ekim ve havada hafif bir serinti vardı.İki birbirini seven insan gereksiz bir kıskançlık yüzünden herşeyi bitirmeye karar vermişlerdi.Telefonlar susmuştu.Gözler ve yürekler ağlıyordu uzaktan uzağa.Hiç istemıyorlardı oysaki sonbahara yenik düşmeyi.Son kez yüzyüze gelip İlişkilerini tekrar gözden geçirmeye karar vermişlerdi.Sabahın en erken saatlerinde her zaman gözlerine baktıkları yerde beşiktaştaki  cafede buluşmuşlardı.Herşeyi detaylı konuşup bir noktaya varmaları konusunda anlaşacaklardı . ama gözler birbirine baktıkça gerçekler dile düşmüyordu.Çünkü ikiside biliyordu ayrılmak istemediklerini.Uzun bir süre gözler konuşmuştu dil yerine.Sonrasında küçük bir kağıt parçasını uzattı kıza.Birde küçük bir müzik kutusu.Henüz doğmamış bir bebeğin ismi yazıyordu şarkıda vedayla karışık.Gözyaşlarını tutamadı.Çünkü bu bir veda değil verilmiş en güzel hediyeydi çınar.Daha çok sarılmışlardı birbirlerine.Çünkü artık tüm hayallere bir kişi daha eklenmişti.Öyle bir umut olmuştu ki çınar sevgilerine. Aslında bu güzel günü Fatihteki baloncuya borçluydular. Çünkü herşey baloncunun bir ders vermesiyle başlamıştı.İkiside tartıştıkları gün kötüydüler. hiç susmayan telefonlar bi anda susmuştu.İkiside bir köprü kadar uzaklıkta düşünüyorlardı birbirlerinden ayrı.Fatih camisinin oralarda gezinirken genç delikanlının arkasından elinde renkli renkli balonları olan  bir adam selam vermişti.Sese doğru dönüp selamını almıştı oysaki baloncu ona selam vermediğini söylemişti ama Elindeki kırmızı balonu uzatıp çoçuguna götürmesini söyledi.Genç, çocugunun olmadığını söyleyememişti. o günden sonra çoçugunun olmayacak olması ve balonu çocuguna götüremiyecek olmanın acısı düşmüştü yüreğine.Kısa zamanda olsa baloncu bunu hatırlatmıştı.Bir kez daha düşündü niçin üzmüşlerrdi birbirlerini.Zaten 3 yıl birbirlerinden ayrı geçirmişlerdi.İşte o gece çınar dökülmüştü gencin beyaz sayfalarına. Birbirlerinin gözlerine bakarak asla vazgeçmiceklerini ve herzaman seveceklerine söz vererek ayrılmışlardı cafeden....
 Fatma ÇAPRAZ 04/08/2013

DÖRT SENEYE SIĞDIRDIĞIM HAYAT !

SEVMEKTİ TÜM SUÇUM !
  Yıllar öncesiydi gözlerine baktığımda.işte bu benim kaderim demiştim.Yüreğim öyle çok sevmişti ki , öylesine çok mutluydum ki içim içime sığmıyordu. Ne olduğunu anlayamamıştım.O sabah herşey çok güzel giderken bi yanlış anlaşılmayla herşey bitmişti.Bir bayram sabahıydı terkettiğinde. ve sen gittiğinde , hani böyle göğsüne birşey oturmuş gibi olur, boğazın acır,konuşamazsın.İşte tam da böyle bişeydi içimdeki.Daha önce hiç sevmemiştim ben, ne oluyordu bana, neden bu kadar tutkuluydum ona,ben niye gidemiyordum. Hayır hayır,başka bişeydi bu! Siz hiç sadece bir kez baktığınız gözlerde sadece ona ait olmayı,onun olmayı hissettiniz mi? İşte ben bu yüzden hiç gidemedim. Sevgi,aşk bazen öyle şeyler yaptırır ki, siz bile yaptığınıza şaşırıp kalıırsınız. Ondan uzak kalamıcağımı anladığımda aklıma bir oyun gelmişti. Kendimce masum ama bir okadar da yalanlarla dolu sahte bir oyun...Gerçekte hiç var olmayan Beyza hoşgelmişti!!! Aslında yüreğimin bu oyuna katılacağını  hiç hesaba katmamıştım.Kendimi kandırdığım gibi senide bu oyunla kandırabileceğimi düşünen bir kız çocuğuydum. Sende hoşgeldin çocuk!!! Konuşmalar başlamıştı, biraz korkuyordum yakalanmaktan. Ama ne olursa olsun parmak uçlarım kadar uzakta olan seni korkuma yenik bırakmıcaktım. Öyle şeyler paylaşır oldukki, yeri geldi her nekadar anlattıklarıyla üzülsemde dert ortağı olduk, yeri geldik çok iyi bir arkadaş olduk.Öyle çok iyi anlaşıyorduk ki, yazdığı besteler, söylediği şarkılar ilk dinleyenlerden olmustum.Gerçekte gözlerine bakıpta dile getiremediğim doğum günlerini kutladım hep uzaktanda olsa.Yılbaşında iyi dileklerde bulunduk birbirimize. Ama benim hep sana söyleyemediğim tek bir dileğim vardı: O da bir gün o gözlerine tekrar bakabilmekti!!! Günler günleri,aylar ayları, yıllar yılları kovaladı ve hala çok iyi anlaştığımız arkadaştık. Ben hiç arkadaş kalmak istememiştim ama.Bir gün arkadaşlarım bu oyundan vazgeçmem için ve imkansız bişey için boşa ümitleniyorsun dediklerinde seni tamamen kaybetmeyi göze alabilecek miydim. Ewet defalarca vazgeçmeyi düşündüm ama dedim ya ben o gözlere bir kez bakmıştım.ve birgün bu oyunumu sürdürmekten vazgeçmeyi düşündüğümde radyoda dinlediğim bir hikaye üzerine umudumun boşa olmadığını anladım ve bi rgenç hikayesinin sonunda şunu dile getirmişti; "Umut ve İnanç olduğu müddetçe çare her zaman vardır." Bu cümle ogünden sonra bana umut ışığı olmuştu.Yaşadığım zorlu bir süreçte olsa umut ettim inandım ve bekledim.Sonra düşündüm, kolay olsaydı bu kadar sevebilir miydim ? Zorlarla savaşmayı herzaman sevdim sanırım. Bu yüzden sana dokunamadan,kokunu almadan, sesini duymadan uzaktan da olsa sevdim.Senelerce ve sen bilmeden.Küçücük odamda o kadar çok şey paylaştım ki, sensiz ama senle olan hayalleri.Ben yaşamak isteyipte yaşayamadığım ve sana söyleyemediğim  duygularımı senelerce beyaz kağıtlara yazdım; Sen Sevmek Nedir Bilir misin yokluğunda? hiç duymadığın bir nefesi özledin mi? Sen Gkyüzünü görebilmek için sabahları,perdeleri açık bırakıp yattın mı ?Sabahları uyanınca delice telefona sarıldın mı ulaşamıyacağını bile bile? Ve içinde kıpırtıyla birinin seni arayıp günaydın demesini bekledin mi boğazın kuruyarak? Geceler boyu beklemek nedir bilir misin Hem de nezaman kavuşacağını bilmeden beklemek.Bir kez kısada olsa gördüğün bir yüzü unutmamak için o zamana geri dönüp saatlerce düşünü kurduğun oldu mu? Düşler kurarken gelecege dair umut beslerken sevebildin mi öylesine, öylesine çıkarsız,öylesine dolu dolu ve öylesine güvenerek? Hissettin mi hiç yanında duymadığın bir sıcaklığı yanında? Sen severken dünyayı cennet yapmak istedinmi? Bunlar dökülüyordu kalemimin mürekkebinden...Defalarca dualar ettim Allahıma onu bana nasip et diye.Artık yorulmuştum hemde çok... Ben gittiğim yerlere seni aklımda götürmeyi değil, yanımda götürmek istedim.Denizin dalgalarını kendi başıma değil seninle dinlemek istedim. Sahilde boş ellerle değil senin ellerini tutarak gezmeyi istedim.Sinemaya arkadaşlarımla gitmeyi değil , Başımı omzuna koyup seninle filmler izlemeyi istedim. O hayalini kurduğun Uludağda battaniyeye sarılarak sıcacık çayını yudumlarken dışarda karda üşüyen insanları izlemek yerine seninle o battaniyede hayallerine ortak olmayı istedim.Geceleri yastığa sarılarak gözlerimdeki yaşları akıtmak değil ,göğsünde uyuyarak kalp aatışlarını dinlemek istedim. Seni Seviyorum demek istedim. Sana öylesine delice Aşığım demekistedim.
İlkbahar gelmişti ve bütün cesaretimi toplayıp ; Ellerimi tekrar tutmasını istemiştim ondan Bahar taşıdığı umutla yüreğime su serpmişti.Şimdi tek dileğim benimle kalmasıydı.Aylar sonrası yani yine bir bayram sabahı bu sefer terkedilmek değil gözlerine bakma zamanıydı.30 Ağustos Zafer Bayramı.Benim  zaferimdi!!! Onunla görüşücek olmanın heyecanı... Kalbim yerinden fırlıyacakmış gibi... Tam 3 sene öncesinde bıraktığı yerde buluşmuştuk.Gözlerine tekrar bakabilmek tarifi mümkün olmayan bir duygu.Gözlerim aşka aşkla bakıyordu.Çocuklar gibi şendim.Yerimde durmak ne mümkün, bi oraya bi buraya zıplıyordum sanki yaramaz çocuklar gibi.Gözlerim gülüyordu. İnanılmaz ama gerçek ellerim onun avuçlarındaydı.Yüreğime bu aşk düştüğünden beri ben bulutların üzerinde geziyordum.Deniz Yıldızında koymutum başımı omzuna.Ozaman içimden şunu söyledm;"imkansızlık ve kader insanın kendi elinde." Yanımda olduğu her an yaşama daha sıkı tutunmam için bir sebepti.
Tam bir sene herkesi kıskandıran bir aşkla sevdik birbirimizi.Yeri geldi ağladık yeri geldi güldük yeri geldi üzdük birbirimiziama hiç ayrılmayı düşünmedik.Öyle sıkı sarıldık ki sevgimize.Çok şey paylaştık.Gözlerimize bakarak sevdiğimizi aşık olduğumuzu söylerdik.Yağmurda sabahtan akşamlara kadar yürürdük, kışın soğuklara aldırmadan ellerimizin sıcaklığıyla ısıtırdık birbirimizi sokaklarda. Geceleri şarkılar söylerdi bana.Şiirler yazardık Sabahlara kadar konuşurduk telefonlarda.Uykusuz kalırdık çoğu zaman.Hayaller kurardık.Bisaniye bile ayrılmazdık ki hiç.Attığımız her adımda birbirimizden haberimiz olurdu.Ben Naz yapardım ona gönlümü alsın diye birde sürekli küserdim .Ben üzülmiyim diye canının yandığını bile söylemezdi bana. O üzülmesin diye de ben üzülürdüm kimi zaman. Fedakar olduk hiç sıkılmadan.Bazen de kıskanırdık delicesine zarar bile verirdik ama sonrasında yineseverdik birbirmzi.Her buluşmamızda ilk günki gibi heyecan hep olurdu. Kokusunu özlerdim yanımda olmadığı zaman..O kadar çok iyi anlaşırdık ki 3 senede olduğu gibi.Tam bir sene rüya gibiydi yaşadıklarımız.Artık bir gün bile ayrı kalmak istemediğimizde evliliğe bir adım atmak istedik.Ben onun için herşeyden vazgeçmeyi göze almıştım.Arkadaşlarımdan, dostlarımdan, işimden, seninle birçok şeyi paylaştığım istanbuldan en önemlisi Ailemden...Belki çok özlicektim geride bıraktıklarımı. Ama onun varlığı bana güç vericekti.Nerde olursa olsun onunla gitmeye hazırdım.Birbirimizi hiç bırakmamaya yeminler etmiştik.
Yine bir bayram sabahı (19 mayıs 2013). her zamankinden daha farklı uyanmıştım güne.Parmaklarıma baktıkça o benim diyordum.Birzamanlar parmak uçlarım kadar uzakta olan insan şimdi parmaklarımın arasındaydı.Onun ismi yazıyordu çünkü.o gün her zamnkinden daha mutluydum ama içimde anlam veremediğim bir huzursuzluk sanki olucakları hissetmiş gibi. ve son kez birbirmize aşık olduğumuzu söyledik. Hani derler ya her güzel şeyin bir sonu vardır.bizimde sonsuz bir ayrılık oldu. Anlam veremediğim bir telefonla herşey bitmişti. Kader böyle ayırmıştı yollarımızı. Ama o gün tek anladığım şey biz olduğumuzusandığım biz, hiç BİZ olamamışız.ve bayramları sevmediğimide anladım o gün ve Senin haberin olmadan adım atmama izin vermeyen sen Kendine İyi Bak, Hoşçakal demeyi bile çok gördün.Söz vermiştik ama sen sözünü tutamadın..Artık hiçbir şey gelmiyor elimden. Mutluluklar, sevgiler , duygular güvenler şimdi herşey gitti.Hadi şimdi sende git gidebildiğin kadar uzağa... Kendi kurduğum masalım burda son bulmuştu.
Son kez oyuncak bir bebeğe seni nasıl sevdiğimi anlattım: Aklını,bebekliğini , tüm doyumsuz anlarını Ben seni sevmeyi sevdim.Hiç yorulmadan, usanmadan, bıkmadan, sevdim Ben seni rüyalarımda buluşup sevdim.Ben seni çocukça, masumca kendimden bile kıskanırcasına sevdim.Hergün kaybetme korkusuyla,kendime bile itiraf etmekten korktuğum bu büyük aşkın büyüsüyle sevdim.Ben seni tarifsiz duygularımla sevdim.Ben seni ekmek gibi,su gibi aldğım nefes gibi sevdim.Ben seni sesini duyamadığımda boğulduğumu hissetiğim an sevdim.Leylanın Mecnunu sevdiği gibi,Aslının Keremi sevdiği gibi , Şirinin Ferhatı sevdiği gib isevdim seni.Denizlerin maviyi sevdiği gibi,sevdaya düşen cemre gibi sevdim seni.
Ben seni herkes gibi değil ÇINAR GİBİ SEVDİM...!
Peki Ya Sen ...?FatmaÇAPRAZ 14/07/2013